Müge ŞAHİNOĞLU*
II.
Dünya Savaşı sonrası Kim Il Sung’un liderliğinde silahlanma yarışına ciddi
anlamda giriş yapan Kuzey Kore’de, 1991 yılında oğul Kim Jong Il’in ordunun
başına geçmesi ile silahlanma daha ileri bir düzeye taşınarak nükleer
silahlanmaya dönüştü. Kuzey Kore’de nükleer silah için plütonyum üretimi
başladı. 1998 yılına gelindiğinde Kuzey Kore balistik füze denemesini, 2006
yılında ise ilk nükleer bomba denemesini gerçekleştirdi. Böylece Kuzey Kore
elindeki nükleer gücün varlığını dünyaya duyurmuş oldu.[1] Veliaht torun Kim Jong-un
2011 yılında murislerinden devraldığı bu nükleer silahlanma yarışına hız
artırarak devam etti. Tüm bu gelişmelerle birlikte Kuzey Kore’de de tankların
ve ağır silahların yerini büyük yıkım özelliği taşıyan ve yüzlerce hatta
binlerce kilometre uzaklığa ulaştırılabilen nükleer bombalar ve yine nükleer silah
olarak kullanılan füzeler aldı.
Kuzey
Kore’ye Karşı Uluslararası Hamleler
Kuzey
Kore 1974 yılında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA)’na üye olmuştur.[2] Ancak üyelikten ayrıldığı
2003 yılına kadar UAEA’nın nükleer santrallerde ve araştırma tesislerinde
gerçekleştirmek ile görevli olduğu denetimleri engellemiş ve UAEA’ya sahip olduğu
çalışmalar ve tesislerin bildirimini yapmamıştır. Böylece UAEA’nın Kuzey Kore’de
ulaşılan, nükleer faaliyetlerin boyutunu kesinleştirme çabalarını ve kullanım
amaçlarının belirlenmesi yönündeki girişimlerini sabote etmiştir.[3]
Kuzey
Kore, 1970 yılında Birleşmiş Milletler çatısı altında imzalanan ve UAEA’ya
denetim yetkisi veren NPT (Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması)’ye
katılmıştır.[4]
Ancak buna rağmen NPT’nin gereği olarak; UAEA’ya imzalayarak teslim etmesi
gereken nükleer tesislerin kapsamı ve denetim esaslarının belirlendiği doküman
konusunda anlaşma yoluna gitmemiştir. Soğuk Savaş sonrası SSCB’nin yıkılması
ile en büyük desteğini yitiren Kuzey Kore gerekli dokümanı imzalamıştır. Kuzey
Kore’nin NPT’ye taraf olması ve bu dokümanı imzalaması bile yaptığı
çalışmaların denetiminde net bir görüşün ortaya çıkmasını sağlayamamış ve hatta
nükleer tesislerin kapasitesinin genişletildiği sonraki yıllarda
gerçekleştirilen faaliyet ve denemelerle kendisini göstermiştir. UAEA’nın bir
görüşe sahip olamaması durumu tırmandırmış ve Kuzey Kore’yi 1993 yılında NPT
‘den çekilme kararına kadar ulaştırmıştır. Ancak ABD’nin araya girmesi ile iki
ülke arasında görüşmeler başlamış ve Cenevre’de Çerçeve Anlaşması
imzalanmıştır. Güney Kore’nin gerçekleşen Kuzey Kore-ABD görüşmelerine
gösterdiği tepki siyasi manada ortalığı karıştırmıştır.[5] 1994 yılında Kim Il
Sung’un ölümü ile başa oğlu Kim Jong Il geçmiştir. Yaşanan bu gelişmelerin
ardından Kuzey Kore ve ABD arasındaki görüşmeler Güney Kore ve UAEA’nın da
katılımıyla Dörtlü Çerçeve Anlaşması ile sonlanmıştır. Bu anlaşma ile Kuzey
Kore UAEA’nın denetimlerini kabul etmiş ve tüm nükleer silah programını
durdurmayı kabul etmiştir.[6] Tüm bu olumlu gelişmelere
rağmen Kuzey Kore nükleer programına devam etmiştir. Özellikle
ABD-Japonya-Güney Kore iş birliği ile Asya Pasifik Bölgesi’nde gerçekleştirilen
tatbikatları kendisine tehdit olarak görmüş ve füze denemeleri gerçekleştirerek
Çerçeve Anlaşması sınırları dışına çıkmıştır.
2001
yılında ABD’de yaşanan terör eylemlerini fırsat olarak gören Kuzey Kore nükleer
faaliyetlerine hız kazandırmış ve 2003 yılının Ocak ayında NPT’den çekildiğini
bildirmiştir. Nisan 2003’te ise geçerlik kazanmış ve NPT’nin dışında kalmıştır.[7]
2006
yılında Kuzey Kore’ de gerçekleştirilen nükleer bomba denemesi sonrasında,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’den ABD’nin etkisiyle yaptırım
kararı çıkarılmıştır. Ancak bu yaptırım kararı bölgedeki diğer güçlerin
tepkileri ve istikrarsız yapının alevlenebileceği düşüncesi ile tam anlamıyla
uygulanamamıştır.[8]
2007
yılında Kuzey Kore UAEA yetkililerinin plütonyum üretim merkezine girmelerine
izin vermiş ve ilerleyen süreçte bu merkez kapatılmıştır. Bu durum Kuzey Kore
ve ABD arasındaki gerilimi artırmıştır.[9]
2011
yılına kadar Kuzey Kore nükleer faaliyetlerine devam etmiştir. Aralık 2011’de
Kim Jong Il ölmüş yerine halen devletin başında olan Kim Jong-un geçmiştir.
Kuzey
Kore – ABD Gerginliği
Kim
Jong-un liderlik koltuğuna oturduğu 2011 yılından günümüze kadar olan süreçte
uluslararası camiadan gelen her türlü yaptırımı göz ardı etmiş, her türlü
tehdide sahip olduğu nükleer varlığı araç göstererek cevap vermiştir. 2011
yılından bu yana özellikle ABD ile gerçekleştirdiği her türlü görüşme olumlu
bir ışık yakmış ancak Kim Jong-un’un negatif ve agresif davranışlarıyla
bölgedeki ve dünyadaki gerilim artmıştır.
ABD’nin
2016 yılı Kasım ayı öncesi Obama dönemine bakıldığında; Obama’nın Kuzey Kore’ye
karşı yürüttüğü ekonomik yaptırımlara dayalı stratejik sabır politikası Kim
Jong-un için bir engelleyici değil aksine ortalığı kızıştıran bir faktör halini
almıştır.[10]
Kuzey Kore Trump yönetimine kadar birçok füze denemesi gerçekleştirmiş ve bu
denemeler karşısında birçok yaptırıma maruz kalmıştır. Ancak bu yaptırımların
Kuzey Kore üzerinde caydırıcı bir etkisi olmamıştır. Özellikle BM’nin 2006-2016
yılları arasında Kuzey Kore’ye yönelik toplamda 6 yaptırım kararının olması ve
buradan bir sonuç elde edilememiş olması, durumu hem BM’nin uluslararası
sistemdeki etkisini sorgulamayı hem de Kuzey Kore’nin nükleer hamlelerinin tüm
bu sebeplerle ulaşabileceği noktanın ne boyutta olduğunu düşünmeyi gerekli
kılmıştır.
Kuzey
Kore’de gerçekleşen füze ve roket denemeleri 2016 yılına gelindiğinde oldukça
sıklaşmıştır. ABD’nin Asya Pasifikteki varlığının artırılması, Güney Kore ve
ABD arasındaki ilişkilerin ileri seviyelere ulaşması ve ABD’nin bölgedeki
müttefikleriyle (Japonya ve Güney Kore) ortak gerçekleştirdiği tatbikatlar
Kuzey Kore tarafından provokasyon olarak görülmüş, bölgedeki her yeni ABD
faaliyeti Kuzey Kore’nin füze ve roket denemeleri ve askeri tatbikatları ile yanıt
bulmuştur. Örneğin Mart 2016 yılında BMGK’nin Kuzey Kore’ye karşı yaptırım
uygulama kararı Kuzey Kore tarafından füze ve roket denemeleri ile
karşılanmıştır. Hatta bu tarihlerde ABD ve Güney Kore tarafından bölgede
gerçekleştirilen ortak tatbikatlar Kuzey Kore’nin nükleer gücünü kullanmaktan
çekinmeyeceği yönündeki açıklamalarına hedef olmuştur. Kuzey Kore yine Mart
2016’da gerçekleştirdiği kısa menzilli balistik füze denemeleri ile dik başlılığını
sürdürmeye devam etmiştir.[11]
Kasım
2016’da ABD Başkanı seçilen Trump’ın yeni politikaları ile beraber, Kuzey
Kore’ye karşı o güne kadar yürütülen politika işlevsizliğini kanıtlamıştır. Bu
yeni dönemde yürütülen politika ise stratejik mesuliyet olarak adlandırılmıştır.
Stratejik mesuliyet politikasının temelinde ise Kuzey Kore’yi
nükleersizleştirme çabalarının olduğu belirtilmiştir.[12]
Trump’ın
ABD yönetimine gelmesi ile Kuzey Kore’de füze denemeleri ve nükleer testler
yapılmaya devam etmiştir. Şubat 2017 de gerçekleştirilen orta menzilli füze
denemesi ve Nisan 2017 de yapılan balistik füze denemeleri Kuzey Kore’de
suların durulmayacağının en büyük işaretçileri olmuştur. Bu denemeler
karşısında ABD bölgedeki varlığını artıracağını belirterek Kuzey Kore’ye gözdağı
vermeye çalışmıştır. Ancak Kuzey Kore’den buna yanıt Eylül 2017’de
gerçekleştirdiğini iddia ettiği hidrojen bombası denemesi ile gelmiştir.[13] Ayrıca Kasım 2017’de
denemesi yapılan uzun menzilli balistik füze de bu yanıtın kararlılığını
göstermiştir. Böylece Kuzey Kore üstünde kurulmaya çalışılan baskıları ve
tarafına yöneltilen gözdağı verme girişimlerini yok saydığını uluslararası
topluma bir kez daha göstermiştir.
2018
yılının Haziran ayında Singapur’da ABD Başkanı Trump ve Kuzey Kore Lideri Kim
Jong-un’un bir araya gelmesiyle gerçekleştirilen zirvede ortak bir metin
imzalanmıştır.[14]
Bu metin, Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan arındırılması konusunda Trump’ın
olduğu gibi Kim Jong-un’un da kararlılığını ifade etmiştir. Ancak bu metnin
imzalanmasını sağlayan fikir birliği Kuzey Kore’nin nükleer faaliyetlerini
yürütmesine engel teşkil etmemiştir.
Şubat
2019’da Kuzey Kore ve ABD Liderleri tekrar bir araya gelmiştir. Yapılan
görüşmelerde olumlu mesajlar verilmesine rağmen; iki lider arasında Kuzey
Kore’nin nükleer silahlardan arındırılması konusunda görüş birliği
sağlanamadığından bir anlaşma imzalanamamıştır.[15]
ABD
ile yapılan görüşmelerin ardından Kuzey Kore füze denemelerine ve nükleer
testlerine devam etmiştir. Kuzey Kore uluslararası camiadan gelen her türlü
tepkiyi göz ardı ederek faaliyetlerini yürütmüş, hatta hızlandırarak
geliştirmeyi sürdürmüştür. 2019 Nisan ayında kısa aralıklarla gerçekleştirdiği
füze denemelerinin Temmuz ayında devamı gelmiştir.
Eylül
ayı başında ABD ile görüşmelere olumlu sinyal veren Kim Jung-un’un, bu
söylemler ardından yeni füze denemesi gerçekleştirmesi uluslararası camiadan
tepki görmüştür. Ancak Kuzey Kore Lideri dur durak bilmeyen çalışmalarına devam
ederek tüm bu tepkilere rağmen Ekim ayı başında yeni balistik füze denemesini
gerçekleştirmiştir.
Kim
Jong-un Nükleer Mirasını Büyütüyor…
Kuzey
Kore’de yaşanan tüm bu gelişmeler ışığında söylenebilir ki; Kim Jung-un varisi
olduğu silahlanma yarışına farklı bir boyut katmakta ve babasından devraldığı
nükleer çalışmaları çok daha yüksek bir evreye taşımaya devam etmektedir.
1991
yılından beri sürekli geliştirilmeye çalışılan Kuzey Kore nükleer kapasitesi
her geçen gün büyümektedir. Kim Jong-un’un açıklamaları ve davranışları gösteriyor
ki; Kuzey Kore bu konuda geri adım atmaya hiç niyetli değil. Aksine nükleer
kapasite konusunda ivme sürekli artan yönde ilerlemektedir.
Kuzey
Kore’nin geçmişten günümüze taşıdığı tecrübeler, şekil değiştirerek farklı
mekanizmalar kurmaya devam edecek gibi görünüyor. Ancak bu kadar aşikâr olan
bir Kuzey Kore nükleer geleceği her ne kadar dünya üzerinde endişe yaratsa da
ülkelerin ve uluslararası örgütlerin yürüttüğü politikaların, nükleer
silahsızlandırma konusunda başarı elde etmek bir yana, kontrol dahi edemeyen
bir mekanizma olduğu ortaya çıkmaktadır.
Denetimi
yapılamayan, etkisi tahmin dahi edilemeyen bir nükleer büyümenin ev sahipliğini
yapan Kuzey Kore, sadece ABD ve Asya Pasifik Bölgesi için değil; dünya üzerinde
var olan her ülke için bir tehdit halini almıştır. Kim Jong-un’un geliştirdiği
ve her gün geliştirmekte olduğu nükleer tehdit söylemi her geçen gün etki
alanını artırmakta ve kendisine yeni hedefler bulmaya devam etmektedir.
[1]SEVİM, B. (2019). “Dünden Bugüne Adım Adım Kuzey Kore”. E.T:04.10.2019, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/2019/02/05/dunden-bugune-adim-adim-kuzey-kore/
[2]
KİBAROĞLU, M. “Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler ve Sonuçlar”.
Uluslararası İlişkiler Dergisi. C:1, S:1, 2010, s:158, E.T:05.10.2019, Erişim
Adresi: https://www.uidergisi.com.tr/yazilar/kuzey-korenin-nukleer-silah-programi-sebepler-ve-sonuclar
[3]
KİBAROĞLU, M. “Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler ve Sonuçlar”.
Uluslararası İlişkiler Dergisi. C:1, S:1, 2010, E.T:05.10.2019, Erişim Adresi: https://www.uidergisi.com.tr/yazilar/kuzey-korenin-nukleer-silah-programi-sebepler-ve-sonuclar
[4]
KİBAROĞLU, M. “Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler ve Sonuçlar”.
Uluslararası İlişkiler Dergisi. C:1, S:1, 2010, E.T:05.10.2019, Erişim Adresi: https://www.uidergisi.com.tr/yazilar/kuzey-korenin-nukleer-silah-programi-sebepler-ve-sonuclar
[5]
KİBAROĞLU, M. “Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler ve Sonuçlar”.
Uluslararası İlişkiler Dergisi. C:1, S:1, 2010, E.T:05.10.2019, Erişim Adresi: https://www.uidergisi.com.tr/yazilar/kuzey-korenin-nukleer-silah-programi-sebepler-ve-sonuclar
[6]
KİBAROĞLU, M. “Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler ve Sonuçlar”.
Uluslararası İlişkiler Dergisi. C:1, S:1, 2010, E.T:05.10.2019, Erişim Adresi: https://www.uidergisi.com.tr/yazilar/kuzey-korenin-nukleer-silah-programi-sebepler-ve-sonuclar
[7]
HANCI, Y., “Kuzey Kore’nin Nükleer Tarihi”, E.T:04.10.2019, Erişim Adresi: https://www.academia.edu/34578068/Kuzey_Kore_nin_N%C3%BCkleer_Tarihi
[8]
KİBAROĞLU, M. “Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler ve Sonuçlar”.
Uluslararası İlişkiler Dergisi. C:1, S:1, 2010, E.T:05.10.2019, Erişim Adresi: https://www.uidergisi.com.tr/yazilar/kuzey-korenin-nukleer-silah-programi-sebepler-ve-sonuclar
[9] ERDURMAZ,
S., “ABD Kuzey Kore Nükleer Müzakereleri İkinci Gününde”, TÜRKSAM, 2012, E.T:
04.10.2019, Erişim Adresi: http://turksam.org/abd-kuzey-kore-nukleer-muzakereleri-ikinci-gununde
[10] ÜSTÜN, K. Kuzey Kore Krizi ve
Trump’ın Stratejik Mesuliyet Politikası, SETA, S:178, 2017, E.T:04.10.2019 https://setav.org/assets/uploads/2017/09/PerspektifKuzeyKoreTrump.pdf
[11]
KİBAROĞLU, M. “Kuzey Kore’nin Nükleer Silah Programı: Sebepler ve Sonuçlar”.
Uluslararası İlişkiler Dergisi. C:1, S:1, 2010, E.T:05.10.2019, Erişim Adresi: https://www.uidergisi.com.tr/yazilar/kuzey-korenin-nukleer-silah-programi-sebepler-ve-sonuclar
[12]
ÜSTÜN, K. Kuzey Kore Krizi ve Trump’ın Stratejik Mesuliyet Politikası, SETA,
S:178, 2017, E.T:04.10.2019 https://setav.org/assets/uploads/2017/09/PerspektifKuzeyKoreTrump.pdf
[13]
ÜSTÜN, K. Kuzey Kore Krizi ve Trump’ın Stratejik Mesuliyet Politikası, SETA,
S:178, 2017, E.T:04.10.2019 https://setav.org/assets/uploads/2017/09/PerspektifKuzeyKoreTrump.pdf
[14] BİNGÖL, O. “ABD-Kuzey Kore Gerginliği ve Trump-Kim
Zirvesi”, Merkez Strateji Enstitüsü, 2018,
E.T:05.10.2019, Erişim Adresi: https://www.academia.edu/37069293/ABD-Kuzey_Kore_Gerginli%C4%9Fi_ve_Trump-Kim_Zirvesi
[15] “Trump-Kim Zirvesinde Anlaşma Yok”, www.dw.com sitesi haberi, Şubat 2019, E.T.:04.10.2019, Erişim Adresi: https://www.dw.com/tr/trump-kim-zirvesinde-anla%C5%9Fma-yok/a-47720454
*Bolu
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, Lisans Öğrencisi
Eklenme tarihi: 06 / 10 / 2019
Haber Okunma: 827