Dr. Bilge Sahin*
Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC),
1996 – 2003 yılları arasında dokuz farklı ülkenin ve sayısız silahlı örgütün dâhil
olduğu iki büyük savaşa sahne olmuştur. 2003 yılından sonra çeşitli barış
anlaşmaları imzalanmış olsa da, 120’den fazla silahlı örgütün askeri faaliyeti
nedeniyle, ülkenin doğusundaki çatışmalar halen devam etmektedir. Uzun yıllar
süren savaş ve devam etmekte olan çatışmalar, bölge halkını temel ekonomik ve
sosyal haklardan mahrum bırakmıştır. Bunlardan dolayı, ülkenin doğusunda sağlık
güvenliğinden söz etmek pek mümkün değildir. Sağlık hizmeti büyük ölçüde
uluslararası kuruluşlar tarafından desteklenmekte ya da bizzat onlar tarafından
yürütülmektedir. Büyük şehirlerde bazı sağlık merkezleriyle ve uzmanlarla karşılaşmak
mümkünken; kırsal kesimlere gidildikçe, güvenlik ve altyapıda yaşanan sorunlar
nedeniyle, söz konusu karşılaşma hemen hemen hiç söz konusu olmamaktadır. Yerel
halk, başta kolera olmak üzere dizanteri, menenjit ve sıtma gibi birçok salgın
hastalıkla mücadele etmektedir.[1]
Doğu Kongo’daki sağlık güvenliği
sorunu, son 1 yıldır bölgede etkili olan Ebola salgınıyla birlikte çok daha
ciddi bir boyuta ulaşmıştır. Bölge, dünyada şimdiye kadar görülmüş ikinci en
büyük Ebola krizine sahne olmaktadır. 1 Ağustos 2018 tarihinde, Kuzey Kivu’daki
küçük bir kasaba olan Mangina’da ilk kez ortaya çıkan hastalık, bir yılı aşkın
süredir kontrol altına alınamamış ve başta Kuzey Kivu, Güney Kivu ve Ituri
eyaletleri olmak üzere, Kongo’nun doğusuna yayılmaya başlamıştır.[2]
Bunun yanında Ebola, Kongo’nun sınırlarını da aşarak komşu ülkelerde de
görülmeye başlamıştır. Sınırlar arasında gerçekleştirilen ticaret ve Kongo’da
yaşanmakta olan silahlı çatışmalardan kaçan insanlar, Uganda ve Ruanda’ya da
Ebola’yı taşımıştır. Öte yandan, henüz bu komşu ülkelerde Ebola ciddi bir
seviyeye ulaşmamış ve kontrol altına alınmış durumdadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün Ekim
ayında yaptığı açıklamaya göre, ortaya çıkışından bu yana toplam 3090
doğrulanmış Ebola vakası söz konusu olmuş ve bu vakaların öznelerinin 2142’si
de hayatını kaybetmiştir. Öte yandan, Kongo’daki Ebola vakalarının rapor edilenden
çok fazla olması muhtemeldir, çünkü insanlar Ebola teşhisi konulmadan ya da
tedavi edilemeden hayatlarını kaybetmektedir. Bunun üzerine Dünya Sağlık
Örgütü, Kongo’daki Ebola salgınını uluslararası bir sağlık krizi olarak ilan
etmiştir.[3]
Kongo’da yaşanmakta olan Ebola
salgını, uluslararası çapta kamuoyunun ilgisini çekmekte ve bu salgına
uluslararası sağlık kuruluşlarıyla insan hakları örgütleri tarafından önemli
müdahalelerde bulunulmaktadır. Ne yazık ki bu uluslararası müdahaleler, yerel
toplumlar tarafından olumlu karşılanmamakta ve sık sık şiddet eylemlerinin
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yerel halk ve Mai Mai olarak adlandırılan
bölgedeki yerel silahlı kuvvetler, Ebola tedavi merkezlerinin çoğuna; bu
merkezlerdeki hastalara, hasta yakınlarına ve sağlık görevlilerine yönelik
saldırılarda bulunmuştur. Bu saldırılar 6 kişinin ölümüne ve 70 kişinin
yaralanmasına neden olmuştur.[4]
Söz konusu saldırılar, yalnızca sağlık çalışanlarının faaliyetlerini
etkilemekle kalmamış, aynı zamanda Ebola salgınını kontrol altına almayı da
güçleştirmiştir.
Aktif savaş bölgesi, Ebola
salgınına yapılan uluslararası sağlık müdahalelerini hem zorlaştırmakta hem de
tehlikeye sokmaktadır. Uzun yıllar etkili olan savaş ve silahlı çatışmalar,
Kongolu yerel halkta, başta KDC hükümeti olmak üzere, diğer yabancı güçlere
karşı büyük bir güvensizlik duyulmasına neden olmuştur. Yapılan bir
araştırmada, Kongo’nun doğu bölgesinde yaşamakta olan yerel halkın %25’inin
Ebola’nın gerçekte var olmadığına inandığı ortaya çıkmıştır. Bunun yanında,
halkın yarısından fazlası da Ebola’nın KDC devleti ya da yabancı devletler
tarafından bölgede istikrarsızlık yaratmak ve kendi ekonomik çıkarlarını
gerçekleştirmek için özellikle oluşturulmuş olduğuna inanmaktadır.[5]
KDC hükümeti, bölgedeki komşu ülkeler, Batılı ülkeler ve aynı menşeili firmalar,
kendi çıkarları doğrultusunda yıllar boyunca Kongo’daki savaşın ve silahlı
çatışmaların devam etmesine neden olmuşlardır. Uluslararası aktörlerin bölgeye
yardım için gelmesi bile, barışı ya da refahı değil, savaşın devam edişini
doğurmuştur. Bu durum da, bölge halkının, yaşamakta olduğu sağlık güvenliği
sorununa karşı yapılan yardımlara dahi şüphe ile yaklaşmasına ve kendisini
koruyabilmek adına bu müdahalelere karşı direnişe geçmesine neden olmaktadır.
Halkın söz konusu direnişi, Ebola’ya
yönelik müdahalelerin silahlı güvenlik çerçevesinde gerçekleşmesini sağlamıştır.
Ebola tedavi merkezleri ve sağlık uzmanları, güvenlik güçleriyle polisler
tarafından korunmaya başlanmıştır. Bunun yanında, ölü gömme törenlerinde,
tedavi merkezlerine kabul işlemlerinde ve hastalığın takip aşamalarında, söz
konusu kolluk kuvvetlerinin halka şiddet uyguladığı da gözlenmektedir.[6]
Bunun üzerine Mai Mai silahlı grupları, yerel halkı korumak amacıyla devlet
güvenlik güçleri ve uluslararası sağlık uzmanlarına saldırıda bulunmuştur.[7]
Böylece, KDC’de izlenmekte olan
Ebola tedavisi bölgede kırılması güç bir şiddet döngüsünün ortaya çıkmasına
neden olmuştur. Sağlık güvenliğinin zor kullanılarak dayatılması, sadece yerel
halkın tedavi merkezlerinden daha fazla korkmalarına ve yalnızca
hastalandıkları zaman bu merkezlerden uzak durmalarını değil, aynı zamanda
bölgedeki silahlı çatışmaların ve şiddetin de artmasını tetiklemiştir.
[1] Weijs, B., Hilhorst, D., and Ferf, A. 2012. Livelihoods,
basic services and social protection in Democratic Republic of the Congo.
The Overseas Development Institute (ODI).
https://www.odi.org/sites/odi.org.uk/files/odi-assets/publications-
opinion-files/7717.pdf [erişim 20.06.2019].
[2] Medecins sans Frontieres, 2019, DRC Ebola Outbreak
Crisis update. https://www.msf.org/drc-ebola-outbreak-crisis-update [erişim 04.11.2019].
[3] Ibid.
[4] Radio Okapi, 2019,
RDC : l’ONU condamne le meurtre d'un journaliste impliqué dans la lutte contre
Ebola. https://www.radiookapi.net/2019/11/04/actualite/securite/rdc-lonu-condamne-le-meurtre-dun-journaliste-implique-dans-la-lutte [erişim
04.11.2019].
[5] Patrick Vinck, Phuong N Pham, Kennedy K Bindu, Juliet
Bedford, Eric J Nilles, (2019) Institutional trust and misinformation in the
response to the 2018–19 Ebola outbreak in North Kivu, DR Congo: a
population-based survey, The Lancet Infectious Diseases, 19: 533.
[6] Aisling Sweeney,
2019, Community Mistrust: why the DRC’s Ebola epidemic is so distinctly
complex, European Interagency Security Forum. https://www.eisf.eu/news/community-mistrust-why-the-drcs-ebola-epidemic/ [erişim 04.11.2019].
[7] Finbarr O’Reilly, 2019, Are motorcycle taxis making
the Ebola crisis worse? The Guardian. https://www.theguardian.com/cities/2019/jul/-24/are-motorcycle-taxis-making-the-ebola-crisis-worse [erişim 04.11.2019].
*Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü
Eklenme tarihi: 15 / 11 / 2019
Haber Okunma: 885